Katma Değer Vergisi'nin (KDV) hesaplanmasında zamanın doğru belirlenmesi (komünal hizmetler için)
Katma Değer Vergisi'nin (KDV) hesaplanmasında zamanın doğru belirlenmesi (komünal hizmetler için)

Konuyu uzman Azer Ganbarov yorumluyor
Bilindiği üzere, telekomünikasyon, internet, kamu hizmetleri ve benzeri hizmetleri sunan işletmeler tarafından halka sağlanan hizmetlerin bedeli genellikle ödeme terminalları aracılığıyla "Yığım" (Tahsilat) şirketleri üzerinden gerçekleştirilir. Bu şirketlerle yapılan sözleşmelere göre, ödemeler belirli bir zaman aralığında hizmeti sunan işletmenin hesabına aktarılmaktadır. Ancak bazen bu ödemeler gecikebilir ve bir muhasebe ayından sonraki aya, hatta bir mali yıldan sonraki yıla sarkabilir.
Vergi Kanunu’nun 178. maddesine göre, KDV açısından beyan dönemi takvim ayı olarak kabul edildiğinden, bu gibi durumlar KDV'nin devlet bütçesine zamanında hesaplanmasında mükellef açısından ek vergi riskleri yaratabilir. Bu nedenle, KDV hesaplamasında vergilendirilecek cironun zamanının belirlenmesi sırasında şu soru ortaya çıkmaktadır: KDV’nin hesaplanacağı zaman, halktan “Yığım” şirketlerinin hesabına para yatırıldığı an mı, yoksa bu paraların şirketin banka hesabına aktarıldığı an mı olmalıdır?
Vergi Kanunu’nun 166.1.1 maddesine göre, vergilendirilebilir işlemin zamanı, teslim edilen mal veya hizmetler için mükellefin nakit parayı aldığı an ya da nakitsiz ödeme durumunda, ödemenin mükellefin banka veya başka bir ödeme hesabına ulaştığı, ya da üzerinde tasarruf yetkisine sahip olabileceği hesaba yatırıldığı an olarak kabul edilir.
Aynı zamanda, "Ödeme Hizmetleri ve Ödeme Sistemleri Hakkında" Kanun’un 1.1.7 maddesine göre, ödeme alıcısı ile sözleşme yaparak ödeme araçlarıyla yürütülen işlemler sonucu fonların ödeme alıcısı lehine aktarılmasıyla sonuçlanan bilgilerin alınması ve işlenmesi, ya da nakit para verilmesi işlemi ödeme hizmeti olarak kabul edilir. Kanun’un 3.3 maddesine göre, ödeme hizmeti sağlayıcıları arasında bankalar, banka dışı kredi kuruluşları, ulusal posta hizmetleri operatörü, elektronik para kuruluşları ve ödeme kuruluşları bulunmaktadır. Kanun’un 3.1.6 maddesi ise, ödeme hizmetlerine aracı hizmetlerin de dâhil olduğunu belirtir. Aynı Kanun’un 1.1.35-1.1.38 ve 1.1.43 maddelerine göre:
- Ödeme hesabı: Bir veya birden fazla ödeme hizmeti kullanıcısı adına açılan ve ödeme işlemlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılan hesaptır.
- Ödeme hizmeti: Kanun’un 3.1 (bu bağlamda 3.1.6) maddesinde belirtilen hizmetlerdir.
- Ödeme hizmeti kullanıcısı: Ödeme yapan ya da ödeme alan kişi olarak ödeme hizmetinden yararlanan kişidir.
- Ödeme hizmeti sağlayıcısı: Bu Kanuna uygun olarak ödeme hizmeti sunan ve Kanun’un 3.3 maddesinde belirtilen kişi veya kuruluşlardır (örneğin, ödeme kuruluşları).
- Ödeme kuruluşu: Elektronik para ihracı ve bu parayla ödeme işlemlerinin yürütülmesi hariç olmak üzere, lisanslı olarak diğer ödeme hizmetlerini bir arada ya da ayrı ayrı sunan tüzel kişidir.
Telekomünikasyon, internet ve kamu hizmeti sunan işletmeler, özel yazılım sistemleri ile “Yığım” şirketlerine halktan gelen ödemeleri izler ve oluşan borçları bu anda silerler.
Dolayısıyla, tahsil edilen fonların işletme hesabına aktarılması bir muhasebe ayından diğerine veya bir mali yıldan sonrakine sarkabilir. Ancak alacaklar silindiği için ve vergi mevzuatına göre vergilendirilebilir işlemin zamanı, fonların diğer bir ödeme hesabına ulaştığı zaman olarak kabul edildiğinden, bu gibi durumlarda KDV hesaplama zamanı, fonların “Yığım” şirketlerinin hesabına geçtiği zaman olarak belirlenmelidir.
Örnek: “AA” Ltd. internet hizmetleri sunmaktadır ve bir rapor döneminde halka KDV dâhil 236.000 manatlık hizmet sağlamıştır. Halk tarafından ödeme terminalları aracılığıyla 212.400 manat ödenmiş olsa da, “Yığım” şirketleri yalnızca 177.000 manatını işletmenin banka hesabına aktarmıştır. Bu durumda mükellef, KDV beyannamesinde "Sunulan" sütununda 236.000 / 1.18 = 200.000 manat, "Alınan" sütununda ise 212.400 / 1.18 = 180.000 manat olarak göstermeli ve 32.400 manat KDV hesaplamalıdır:
180.000 x %18 = 32.400 manat
Yukarıda belirtilenleri dikkate alarak, benzer faaliyetlerde bulunan işletmelerde KDV hesaplamasında vergilendirilebilir cironun zamanının doğru belirlenmemesi, ek mali yaptırım riski doğurabileceğinden, bu tür vergi risklerini önlemek amacıyla fonların “Yığım” şirketlerinin hesabına geçtiği an, KDV açısından vergilendirme zamanı olarak kabul edilmeli ve KDV o ay içinde devlete beyan edilmelidir.

Konuyu uzman Azer Ganbarov yorumluyor
Bilindiği üzere, telekomünikasyon, internet, kamu hizmetleri ve benzeri hizmetleri sunan işletmeler tarafından halka sağlanan hizmetlerin bedeli genellikle ödeme terminalları aracılığıyla "Yığım" (Tahsilat) şirketleri üzerinden gerçekleştirilir. Bu şirketlerle yapılan sözleşmelere göre, ödemeler belirli bir zaman aralığında hizmeti sunan işletmenin hesabına aktarılmaktadır. Ancak bazen bu ödemeler gecikebilir ve bir muhasebe ayından sonraki aya, hatta bir mali yıldan sonraki yıla sarkabilir.
Vergi Kanunu’nun 178. maddesine göre, KDV açısından beyan dönemi takvim ayı olarak kabul edildiğinden, bu gibi durumlar KDV'nin devlet bütçesine zamanında hesaplanmasında mükellef açısından ek vergi riskleri yaratabilir. Bu nedenle, KDV hesaplamasında vergilendirilecek cironun zamanının belirlenmesi sırasında şu soru ortaya çıkmaktadır: KDV’nin hesaplanacağı zaman, halktan “Yığım” şirketlerinin hesabına para yatırıldığı an mı, yoksa bu paraların şirketin banka hesabına aktarıldığı an mı olmalıdır?
Vergi Kanunu’nun 166.1.1 maddesine göre, vergilendirilebilir işlemin zamanı, teslim edilen mal veya hizmetler için mükellefin nakit parayı aldığı an ya da nakitsiz ödeme durumunda, ödemenin mükellefin banka veya başka bir ödeme hesabına ulaştığı, ya da üzerinde tasarruf yetkisine sahip olabileceği hesaba yatırıldığı an olarak kabul edilir.
Aynı zamanda, "Ödeme Hizmetleri ve Ödeme Sistemleri Hakkında" Kanun’un 1.1.7 maddesine göre, ödeme alıcısı ile sözleşme yaparak ödeme araçlarıyla yürütülen işlemler sonucu fonların ödeme alıcısı lehine aktarılmasıyla sonuçlanan bilgilerin alınması ve işlenmesi, ya da nakit para verilmesi işlemi ödeme hizmeti olarak kabul edilir. Kanun’un 3.3 maddesine göre, ödeme hizmeti sağlayıcıları arasında bankalar, banka dışı kredi kuruluşları, ulusal posta hizmetleri operatörü, elektronik para kuruluşları ve ödeme kuruluşları bulunmaktadır. Kanun’un 3.1.6 maddesi ise, ödeme hizmetlerine aracı hizmetlerin de dâhil olduğunu belirtir. Aynı Kanun’un 1.1.35-1.1.38 ve 1.1.43 maddelerine göre:
- Ödeme hesabı: Bir veya birden fazla ödeme hizmeti kullanıcısı adına açılan ve ödeme işlemlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılan hesaptır.
- Ödeme hizmeti: Kanun’un 3.1 (bu bağlamda 3.1.6) maddesinde belirtilen hizmetlerdir.
- Ödeme hizmeti kullanıcısı: Ödeme yapan ya da ödeme alan kişi olarak ödeme hizmetinden yararlanan kişidir.
- Ödeme hizmeti sağlayıcısı: Bu Kanuna uygun olarak ödeme hizmeti sunan ve Kanun’un 3.3 maddesinde belirtilen kişi veya kuruluşlardır (örneğin, ödeme kuruluşları).
- Ödeme kuruluşu: Elektronik para ihracı ve bu parayla ödeme işlemlerinin yürütülmesi hariç olmak üzere, lisanslı olarak diğer ödeme hizmetlerini bir arada ya da ayrı ayrı sunan tüzel kişidir.
Telekomünikasyon, internet ve kamu hizmeti sunan işletmeler, özel yazılım sistemleri ile “Yığım” şirketlerine halktan gelen ödemeleri izler ve oluşan borçları bu anda silerler.
Dolayısıyla, tahsil edilen fonların işletme hesabına aktarılması bir muhasebe ayından diğerine veya bir mali yıldan sonrakine sarkabilir. Ancak alacaklar silindiği için ve vergi mevzuatına göre vergilendirilebilir işlemin zamanı, fonların diğer bir ödeme hesabına ulaştığı zaman olarak kabul edildiğinden, bu gibi durumlarda KDV hesaplama zamanı, fonların “Yığım” şirketlerinin hesabına geçtiği zaman olarak belirlenmelidir.
Örnek: “AA” Ltd. internet hizmetleri sunmaktadır ve bir rapor döneminde halka KDV dâhil 236.000 manatlık hizmet sağlamıştır. Halk tarafından ödeme terminalları aracılığıyla 212.400 manat ödenmiş olsa da, “Yığım” şirketleri yalnızca 177.000 manatını işletmenin banka hesabına aktarmıştır. Bu durumda mükellef, KDV beyannamesinde "Sunulan" sütununda 236.000 / 1.18 = 200.000 manat, "Alınan" sütununda ise 212.400 / 1.18 = 180.000 manat olarak göstermeli ve 32.400 manat KDV hesaplamalıdır:
180.000 x %18 = 32.400 manat
Yukarıda belirtilenleri dikkate alarak, benzer faaliyetlerde bulunan işletmelerde KDV hesaplamasında vergilendirilebilir cironun zamanının doğru belirlenmemesi, ek mali yaptırım riski doğurabileceğinden, bu tür vergi risklerini önlemek amacıyla fonların “Yığım” şirketlerinin hesabına geçtiği an, KDV açısından vergilendirme zamanı olarak kabul edilmeli ve KDV o ay içinde devlete beyan edilmelidir.