Vergiye tabi olmayan işlemler: şartlar, kurallar
Vergiye tabi olmayan işlemler: şartlar, kurallar

Vergi Kanunu’nun 160.1. maddesinde, bir işletmenin bir vergi mükellefi tarafından başka bir vergi mükellefine tek bir işlem çerçevesinde devredilmesinin vergilendirilen bir işlem sayılmadığı belirtilmektedir. Bu yasal düzenlemeyi uzman İsmayıl Bağırov yorumluyor.
Kanunun 160.2. maddesine göre, 160.1. maddede belirtilen durumda işletmeyi devralan kişi, bu bölümde belirtilen ve devredilen işletmeye ait hak ve yükümlülükleri üzerine alır. Ancak bu hüküm, işletmeyi devreden kişiyi önceki vergi dönemlerine ait vergi, faiz veya mali yaptırımları ödemekten muaf tutmaz.
Örnek 1: “A” işletmesi, “B” işletmesi tarafından 1.000.000 manat karşılığında tek bir işlem çerçevesinde devralınmış ve taraflar bu devir işleminden sonra 7 gün içinde vergi dairesine yazılı olarak bilgi vermiştir. Bu durumda “B” işletmesi, “A” işletmesine ait hak ve yükümlülükleri devralır. Ancak “A” işletmesi, önceki dönemlere ait vergi, faiz veya mali cezaları ödemekten muaf tutulmaz.
Bu durumda söz konusu işlem, KDV açısından vergilendirilen bir işlem sayılmaz.
Vergi Kanunu’nun 160.3. maddesine göre, bu madde yalnızca, işletmeyi devreden ve devralan tarafların işlem gerçekleştikten sonra en geç 10 gün içinde vergi dairesine yazılı olarak bilgi vermesi halinde uygulanır.
Dolayısıyla, KDV’ye tabi olmayan işlemlerden biri de işletmenin devridir. Öncelikle, işletme devri ne anlama gelir, bunu açıklayalım. Bu işlem, Medeni Kanun’a göre tüzel kişilerin birleşmesi, satılması, bölünmesi gibi halleri kapsar. Örneğin, bir işletme KDV mükellefidir ve mülkiyetinde çok sayıda mal ve demirbaş bulunmaktadır. İşletmenin kurucuları hisselerini başka bir kişiye satma kararı alır. Bu durumda mülkiyet el değiştirir, yani işletme bir kişiden başka bir kişiye devredilir. Böyle bir devirde, işletmenin bilançosundaki mallar satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz. Aynı durum birleşme, katılma ve bölünme durumları için de geçerlidir.
Örnek 2: KDV mükellefi olan “Araz” LTD’nin (isimler varsayımsaldır) bilançosunda 250.000 manat değerinde mal bulunmaktadır. Şirketin kurucuları hisselerini “Dayaq” LTD’ye satmıştır. Bu durumda söz konusu mallar satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz.
Bir başka durum: Diyelim ki “Araz” LTD ve “Dayaq” LTD birleşmeye karar verir. Her iki şirketin bilançosunda mallar vardır. Birleşme sonucunda yeni bir LTD kurulmuştur. Bu durumda da mallar KDV’ye tabi tutulmaz. Katılma halinde de aynı şartlar geçerlidir.
Görüldüğü gibi, bu tür işlemler KDV’ye tabi değildir. Ancak burada bir şart bulunmaktadır: İşletmeler bu şekilde devredildiğinde, işlem gerçekleştikten sonra 10 gün içinde vergi dairesine yazılı bilgi vermelidirler. Aksi takdirde, bilançoda yer alan mallar KDV’ye tabi tutulabilir.
Vergi Kanunu’nun 160.4. maddesinde belirtilmiştir ki, gerçek ve tüzel kişiler tarafından taşınır ve taşınmaz malların, maddi olmayan varlıkların ve ayrıca mülkiyet kompleksi olarak işletmelerin devlet kurumlarına veya Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış sosyal ve kamu amaçlı fonlara karşılıksız olarak devredilmesi vergilendirilen işlem sayılmaz.
Örnek 3: KDV mükellefi olan bir LTD, bilançosunda bulunan 100.000 manatlık bir binayı Eğitim Dairesi’ne karşılıksız olarak devretmiştir. Bu durumda söz konusu mal satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz.
Örnek 4: Şehit olan askerlerin ailelerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla, Azerbaycan Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan sosyal amaçlı bir fona, bir işletme tarafından 90.000 manat değerinde bir daire karşılıksız olarak bağışlanmıştır. Vergi Kanunu’nun 13.2.10. maddesine göre, malların bağışlanması, mal teslimi olarak değerlendirilse de, söz konusu dairenin sosyal amaçlı bir fona devrinin vergiye tabi olup olmadığına bakalım.
Vergi Kanunu’nun 160.4. maddesine göre, yukarıda belirtilen durumda, işletme tarafından sosyal amaçlı fona karşılıksız olarak devredilen 90.000 manat değerindeki daire, satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi değildir.

Vergi Kanunu’nun 160.1. maddesinde, bir işletmenin bir vergi mükellefi tarafından başka bir vergi mükellefine tek bir işlem çerçevesinde devredilmesinin vergilendirilen bir işlem sayılmadığı belirtilmektedir. Bu yasal düzenlemeyi uzman İsmayıl Bağırov yorumluyor.
Kanunun 160.2. maddesine göre, 160.1. maddede belirtilen durumda işletmeyi devralan kişi, bu bölümde belirtilen ve devredilen işletmeye ait hak ve yükümlülükleri üzerine alır. Ancak bu hüküm, işletmeyi devreden kişiyi önceki vergi dönemlerine ait vergi, faiz veya mali yaptırımları ödemekten muaf tutmaz.
Örnek 1: “A” işletmesi, “B” işletmesi tarafından 1.000.000 manat karşılığında tek bir işlem çerçevesinde devralınmış ve taraflar bu devir işleminden sonra 7 gün içinde vergi dairesine yazılı olarak bilgi vermiştir. Bu durumda “B” işletmesi, “A” işletmesine ait hak ve yükümlülükleri devralır. Ancak “A” işletmesi, önceki dönemlere ait vergi, faiz veya mali cezaları ödemekten muaf tutulmaz.
Bu durumda söz konusu işlem, KDV açısından vergilendirilen bir işlem sayılmaz.
Vergi Kanunu’nun 160.3. maddesine göre, bu madde yalnızca, işletmeyi devreden ve devralan tarafların işlem gerçekleştikten sonra en geç 10 gün içinde vergi dairesine yazılı olarak bilgi vermesi halinde uygulanır.
Dolayısıyla, KDV’ye tabi olmayan işlemlerden biri de işletmenin devridir. Öncelikle, işletme devri ne anlama gelir, bunu açıklayalım. Bu işlem, Medeni Kanun’a göre tüzel kişilerin birleşmesi, satılması, bölünmesi gibi halleri kapsar. Örneğin, bir işletme KDV mükellefidir ve mülkiyetinde çok sayıda mal ve demirbaş bulunmaktadır. İşletmenin kurucuları hisselerini başka bir kişiye satma kararı alır. Bu durumda mülkiyet el değiştirir, yani işletme bir kişiden başka bir kişiye devredilir. Böyle bir devirde, işletmenin bilançosundaki mallar satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz. Aynı durum birleşme, katılma ve bölünme durumları için de geçerlidir.
Örnek 2: KDV mükellefi olan “Araz” LTD’nin (isimler varsayımsaldır) bilançosunda 250.000 manat değerinde mal bulunmaktadır. Şirketin kurucuları hisselerini “Dayaq” LTD’ye satmıştır. Bu durumda söz konusu mallar satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz.
Bir başka durum: Diyelim ki “Araz” LTD ve “Dayaq” LTD birleşmeye karar verir. Her iki şirketin bilançosunda mallar vardır. Birleşme sonucunda yeni bir LTD kurulmuştur. Bu durumda da mallar KDV’ye tabi tutulmaz. Katılma halinde de aynı şartlar geçerlidir.
Görüldüğü gibi, bu tür işlemler KDV’ye tabi değildir. Ancak burada bir şart bulunmaktadır: İşletmeler bu şekilde devredildiğinde, işlem gerçekleştikten sonra 10 gün içinde vergi dairesine yazılı bilgi vermelidirler. Aksi takdirde, bilançoda yer alan mallar KDV’ye tabi tutulabilir.
Vergi Kanunu’nun 160.4. maddesinde belirtilmiştir ki, gerçek ve tüzel kişiler tarafından taşınır ve taşınmaz malların, maddi olmayan varlıkların ve ayrıca mülkiyet kompleksi olarak işletmelerin devlet kurumlarına veya Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış sosyal ve kamu amaçlı fonlara karşılıksız olarak devredilmesi vergilendirilen işlem sayılmaz.
Örnek 3: KDV mükellefi olan bir LTD, bilançosunda bulunan 100.000 manatlık bir binayı Eğitim Dairesi’ne karşılıksız olarak devretmiştir. Bu durumda söz konusu mal satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi tutulmaz.
Örnek 4: Şehit olan askerlerin ailelerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla, Azerbaycan Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan sosyal amaçlı bir fona, bir işletme tarafından 90.000 manat değerinde bir daire karşılıksız olarak bağışlanmıştır. Vergi Kanunu’nun 13.2.10. maddesine göre, malların bağışlanması, mal teslimi olarak değerlendirilse de, söz konusu dairenin sosyal amaçlı bir fona devrinin vergiye tabi olup olmadığına bakalım.
Vergi Kanunu’nun 160.4. maddesine göre, yukarıda belirtilen durumda, işletme tarafından sosyal amaçlı fona karşılıksız olarak devredilen 90.000 manat değerindeki daire, satış olarak kabul edilmez ve KDV’ye tabi değildir.