Şirket kurmak isteyenler için 3 önemli kural
Şirket kurmak isteyenler için 3 önemli kural

İstatistik verilere göre, ülkede her yıl vergi mükellefi sayısı artmaktadır. Ekonomi Bakanlığı’na bağlı Devlet Vergi Hizmeti’nin bilgilerine göre, son bir yılda vergi mükellefi olarak kaydedilen kişi sayısı %4,8 artmıştır. 1 Ekim 2025 itibarıyla Azerbaycan’da toplam 1 milyon 653 bin 132 vergi mükellefi kayıt altına alınmıştır. Bunların %86,9’u gerçek kişiler, %13,1’i ise tüzel kişiler ve diğer kuruluşlardır. Son bir yılda bireysel girişimci sayısı %4,5, kurum, işletme ve organizasyon sayısı ise %7,2 artmıştır.
Peki, başarılı bir vergi mükellefi olmak için hangi adımlardan geçmek gerekir? Girişimciler hangi vergi rejimini ve hukuki biçimi seçmelidir? Bu sorulara uzman İlkin Leleyev açıklık getiriyor.
Mevcut girişimcilerin karşılaştığı temel sorunlar incelendiğinde, bazı sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bu çıkarımlara dayanarak, girişimcilik faaliyetlerine başlamak isteyen kişilerin dikkat etmesi gereken önemli noktaları vurgulamak isteriz.
Organizasyonel ve hukuki formun seçilmesi
Bir girişimcinin faaliyetinin devlet kaydına alınması sürecinde en önemli aşamalardan biri organizasyonel ve hukuki formun doğru seçilmesidir. Bu seçim, girişimcinin hukuki sorumluluğu ve iş dünyasındaki güvenilirliği gibi faktörleri doğrudan etkiler. Bu kapsamda girişimci, bireysel (gerçek kişi) ya da tüzel kişi (Ltd. Şti., A.Ş. vb.) olarak kaydolma seçeneklerinden birini tercih eder. Her birinin kendine özgü farklı yönleri vardır.
Gerçek kişi olarak kayıt, daha fazla kişisel sorumluluk, daha az belge işleri ve piyasada nispeten daha düşük güven anlamına gelir. Tüzel kişi olarak kayıt ise bunun tam tersidir — daha fazla yasal güvence, ancak daha fazla evrak ve yükümlülük gerektirir. Vergilendirme açısından da her iki formun benzer ve farklı yönleri bulunmaktadır. Bu nedenle, şirketin faaliyet alanı, büyüme potansiyeli ve küreselleşme planları dikkate alınarak en uygun hukuki yapı seçilmelidir.
Vergi yükümlülüğü seçimi
Uygulamada, zorunluluk olmamasına rağmen KDV mükellefi olarak kaydolmuş şirketlerle karşılaşılmaktadır. Bu durumda işletmelerin ek vergi yükü ortaya çıkar; çünkü yürürlükteki vergi mevzuatına göre KDV kaydından çıkış için belirli ciro ve süre şartları bulunmaktadır. Vergi yükümlülüğünün doğru seçilmesi, işletmenin gelirine uygun adil bir vergilendirme mekanizmasından yararlanmasını sağlar. Yasal sınırlamalar ve zorunlu haller göz önünde bulundurularak girişimci istediği vergilendirme türünü seçebilir.
Vergi Kanunu’na göre üç temel seçenek bulunmaktadır:
- Gelirlerin (hasılatın) basitleştirilmiş vergiye tabi tutulması,
- Gelirlerin (giderler düşüldükten sonra) kazanç vergisine tabi tutulması,
- Gelirlerin hem KDV’ye hem kazanç vergisine tabi tutulması.
Faaliyete başlanırken doğru seçim yapılması, şirketin en uygun vergi yükümlülüklerini oluşturmasına yardımcı olur.
Vergi muafiyetleri ve teşviklerinden doğru yararlanma
Bazı girişimciler, vergi muafiyetleri ve teşviklerinin işleyiş mekanizmasını bilmediklerinden, bu haklarını zamanında kullanamazlar. Vergi muafiyetleri ve teşvikleri belirli sınır ve koşullar çerçevesinde verilmektedir. Bu şartlara uyulmadığında işletme söz konusu haklardan mahrum kalır.
Bazı girişimciler iş planlarını hazırlarken vergi teşviklerinden yararlanacaklarını düşünürler. Ancak bu sistemi doğru şekilde kurgulamazlarsa, ileride hesaba katmadıkları vergi yükümlülükleri ortaya çıkabilir ve bu da finansal yükü artırarak şirketin faaliyetlerine zarar verebilir.
Dolayısıyla, vergi muafiyetlerinden ve teşviklerinden yararlanmak isteyen girişimci, önceden bu sistemin nasıl işlediğini anlamalı ve işletmesinin söz konusu koşullara uygun olduğundan emin olmalıdır.

İstatistik verilere göre, ülkede her yıl vergi mükellefi sayısı artmaktadır. Ekonomi Bakanlığı’na bağlı Devlet Vergi Hizmeti’nin bilgilerine göre, son bir yılda vergi mükellefi olarak kaydedilen kişi sayısı %4,8 artmıştır. 1 Ekim 2025 itibarıyla Azerbaycan’da toplam 1 milyon 653 bin 132 vergi mükellefi kayıt altına alınmıştır. Bunların %86,9’u gerçek kişiler, %13,1’i ise tüzel kişiler ve diğer kuruluşlardır. Son bir yılda bireysel girişimci sayısı %4,5, kurum, işletme ve organizasyon sayısı ise %7,2 artmıştır.
Peki, başarılı bir vergi mükellefi olmak için hangi adımlardan geçmek gerekir? Girişimciler hangi vergi rejimini ve hukuki biçimi seçmelidir? Bu sorulara uzman İlkin Leleyev açıklık getiriyor.
Mevcut girişimcilerin karşılaştığı temel sorunlar incelendiğinde, bazı sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bu çıkarımlara dayanarak, girişimcilik faaliyetlerine başlamak isteyen kişilerin dikkat etmesi gereken önemli noktaları vurgulamak isteriz.
Organizasyonel ve hukuki formun seçilmesi
Bir girişimcinin faaliyetinin devlet kaydına alınması sürecinde en önemli aşamalardan biri organizasyonel ve hukuki formun doğru seçilmesidir. Bu seçim, girişimcinin hukuki sorumluluğu ve iş dünyasındaki güvenilirliği gibi faktörleri doğrudan etkiler. Bu kapsamda girişimci, bireysel (gerçek kişi) ya da tüzel kişi (Ltd. Şti., A.Ş. vb.) olarak kaydolma seçeneklerinden birini tercih eder. Her birinin kendine özgü farklı yönleri vardır.
Gerçek kişi olarak kayıt, daha fazla kişisel sorumluluk, daha az belge işleri ve piyasada nispeten daha düşük güven anlamına gelir. Tüzel kişi olarak kayıt ise bunun tam tersidir — daha fazla yasal güvence, ancak daha fazla evrak ve yükümlülük gerektirir. Vergilendirme açısından da her iki formun benzer ve farklı yönleri bulunmaktadır. Bu nedenle, şirketin faaliyet alanı, büyüme potansiyeli ve küreselleşme planları dikkate alınarak en uygun hukuki yapı seçilmelidir.
Vergi yükümlülüğü seçimi
Uygulamada, zorunluluk olmamasına rağmen KDV mükellefi olarak kaydolmuş şirketlerle karşılaşılmaktadır. Bu durumda işletmelerin ek vergi yükü ortaya çıkar; çünkü yürürlükteki vergi mevzuatına göre KDV kaydından çıkış için belirli ciro ve süre şartları bulunmaktadır. Vergi yükümlülüğünün doğru seçilmesi, işletmenin gelirine uygun adil bir vergilendirme mekanizmasından yararlanmasını sağlar. Yasal sınırlamalar ve zorunlu haller göz önünde bulundurularak girişimci istediği vergilendirme türünü seçebilir.
Vergi Kanunu’na göre üç temel seçenek bulunmaktadır:
- Gelirlerin (hasılatın) basitleştirilmiş vergiye tabi tutulması,
- Gelirlerin (giderler düşüldükten sonra) kazanç vergisine tabi tutulması,
- Gelirlerin hem KDV’ye hem kazanç vergisine tabi tutulması.
Faaliyete başlanırken doğru seçim yapılması, şirketin en uygun vergi yükümlülüklerini oluşturmasına yardımcı olur.
Vergi muafiyetleri ve teşviklerinden doğru yararlanma
Bazı girişimciler, vergi muafiyetleri ve teşviklerinin işleyiş mekanizmasını bilmediklerinden, bu haklarını zamanında kullanamazlar. Vergi muafiyetleri ve teşvikleri belirli sınır ve koşullar çerçevesinde verilmektedir. Bu şartlara uyulmadığında işletme söz konusu haklardan mahrum kalır.
Bazı girişimciler iş planlarını hazırlarken vergi teşviklerinden yararlanacaklarını düşünürler. Ancak bu sistemi doğru şekilde kurgulamazlarsa, ileride hesaba katmadıkları vergi yükümlülükleri ortaya çıkabilir ve bu da finansal yükü artırarak şirketin faaliyetlerine zarar verebilir.
Dolayısıyla, vergi muafiyetlerinden ve teşviklerinden yararlanmak isteyen girişimci, önceden bu sistemin nasıl işlediğini anlamalı ve işletmesinin söz konusu koşullara uygun olduğundan emin olmalıdır.


