Zamanaşımı süresi dolmuş alacak tutarının vergilendirilmesi
Zamanaşımı süresi dolmuş alacak tutarının vergilendirilmesi

Vergi Kanunu’nun 166.1.3’üncü maddesine göre, teslim edilen mallar (yapılan işler, sunulan hizmetler) kapsamında oluşan alacaklar için zamanaşımı süresinin dolduğu tarih, KDV’ye tabi işlemin gerçekleşme zamanı olarak kabul edilir. Peki, zamanaşımı süresinin dolması KDV ve kurumlar vergisinin hesaplanmasına nasıl uygulanır? Bu soruya vergi uzmanı Cavid Velizade açıklık getiriyor.
Vergi Kanunu’nun 111’inci maddesine göre, mal teslimi, işlerin yapılması ve hizmetlerin sunulmasıyla ilgili gelirler daha önce ticari faaliyetten elde edilen toplam gelire dahil edilmişse, mükellef bunlarla ilgili tahsil edilemeyen (şüpheli/ümitsiz) alacak tutarını gelirden indirme hakkına sahiptir. Ümitsiz alacak tutarının gelirden indirilebilmesi, bu tutarın mükellefin muhasebe kayıtlarında değersiz alacak olarak silindiği anda mümkündür.
Zamanaşımı süresinin başlaması ve durması ile zamanaşımı süresinin sona ermesi ise Medeni Kanun ile düzenlenir. Söz konusu Kanun’un 372’nci maddesine göre, bir başkasından herhangi bir fiili yerine getirmesini veya yerine getirmekten kaçınmasını talep etme hakkı süre ile sınırlandırılmıştır. Hakkı ihlal edilen kişinin, hakkının korunması amacıyla açtığı dava için öngörülen süre zamanaşımı süresi olarak kabul edilir.
Zamanaşımı süresi, dava hakkının doğduğu günden itibaren işlemeye başlar. Dava hakkı ise kişinin kendi hakkının ihlal edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği günden itibaren doğar. Sözleşmeden doğan alacaklar (yani borçlular/debitorler) için zamanaşımı süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir.
Örnek 1: “BB” Ltd. Şti.’nin “AA” Ltd. Şti.’nden olan alacağı 500.000 manat tutarındadır. “BB” Ltd. Şti. borcunu ödemediği için, karşı taraf zamanaşımı süresi dolmadan (yani 3 yıl içinde) mahkemeye başvurur. Mahkeme, “BB” Ltd. Şti.’nin ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle bu tutarın “AA” Ltd. Şti. açısından ümitsiz alacak olduğuna karar verir.
Bu durumda “AA” Ltd. Şti.’nin KDV yükümlülüğü 90.000 manat olacaktır:
500.000 × %18 = 90.000 manat.
Bu tutar önceki yıllarda gelir olarak kaydedilmiş olduğundan, 500.000 manat ümitsiz alacak olarak cari yıl giderlerine yazılacak ve kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
Belirtmek gerekir ki, zamanaşımı süresi içinde alacağın tahsili amacıyla mahkemeye başvurulması halinde, borcun mahkeme kararıyla ümitsiz alacak olarak kabul edilmesi durumunda, söz konusu alacak kanunla belirlenen usule göre silinebilir.
Örnek 2: “BB” Ltd. Şti., “AA” Ltd. Şti.’nin borçlusudur. “BB” Ltd. Şti.’nin “AA” Ltd. Şti.’ne olan borcu 500.000 manat tutarındadır. “AA” Ltd. Şti. alacağını zamanında talep etmemiş ve zamanaşımı süresi geçtiği için mahkemeye başvuramamıştır. Bu durumda “AA” Ltd. Şti.’nin KDV yükümlülüğü 90.000 manat olacaktır:
500.000 × %18 = 90.000 manat.
Bu tutar önceki yıllarda gelir olarak kaydedilmiş olsa da, 500.000 manat cari yıl giderlerinde ümitsiz alacak olarak kaydedilemez. Çünkü mahkeme kararı olmadan bu borç ümitsiz alacak olarak kabul edilmez. Bu nedenle kurumlar vergisi hesaplanırken söz konusu tutar gelirden indirilemez.
Örneklerden de görüldüğü üzere, her iki durumda da KDV devlet bütçesine ödenmelidir. Ümitsiz alacakların gider olarak kaydedilmesi ise mahkeme kararının varlığına bağlıdır.

Vergi Kanunu’nun 166.1.3’üncü maddesine göre, teslim edilen mallar (yapılan işler, sunulan hizmetler) kapsamında oluşan alacaklar için zamanaşımı süresinin dolduğu tarih, KDV’ye tabi işlemin gerçekleşme zamanı olarak kabul edilir. Peki, zamanaşımı süresinin dolması KDV ve kurumlar vergisinin hesaplanmasına nasıl uygulanır? Bu soruya vergi uzmanı Cavid Velizade açıklık getiriyor.
Vergi Kanunu’nun 111’inci maddesine göre, mal teslimi, işlerin yapılması ve hizmetlerin sunulmasıyla ilgili gelirler daha önce ticari faaliyetten elde edilen toplam gelire dahil edilmişse, mükellef bunlarla ilgili tahsil edilemeyen (şüpheli/ümitsiz) alacak tutarını gelirden indirme hakkına sahiptir. Ümitsiz alacak tutarının gelirden indirilebilmesi, bu tutarın mükellefin muhasebe kayıtlarında değersiz alacak olarak silindiği anda mümkündür.
Zamanaşımı süresinin başlaması ve durması ile zamanaşımı süresinin sona ermesi ise Medeni Kanun ile düzenlenir. Söz konusu Kanun’un 372’nci maddesine göre, bir başkasından herhangi bir fiili yerine getirmesini veya yerine getirmekten kaçınmasını talep etme hakkı süre ile sınırlandırılmıştır. Hakkı ihlal edilen kişinin, hakkının korunması amacıyla açtığı dava için öngörülen süre zamanaşımı süresi olarak kabul edilir.
Zamanaşımı süresi, dava hakkının doğduğu günden itibaren işlemeye başlar. Dava hakkı ise kişinin kendi hakkının ihlal edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği günden itibaren doğar. Sözleşmeden doğan alacaklar (yani borçlular/debitorler) için zamanaşımı süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir.
Örnek 1: “BB” Ltd. Şti.’nin “AA” Ltd. Şti.’nden olan alacağı 500.000 manat tutarındadır. “BB” Ltd. Şti. borcunu ödemediği için, karşı taraf zamanaşımı süresi dolmadan (yani 3 yıl içinde) mahkemeye başvurur. Mahkeme, “BB” Ltd. Şti.’nin ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle bu tutarın “AA” Ltd. Şti. açısından ümitsiz alacak olduğuna karar verir.
Bu durumda “AA” Ltd. Şti.’nin KDV yükümlülüğü 90.000 manat olacaktır:
500.000 × %18 = 90.000 manat.
Bu tutar önceki yıllarda gelir olarak kaydedilmiş olduğundan, 500.000 manat ümitsiz alacak olarak cari yıl giderlerine yazılacak ve kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
Belirtmek gerekir ki, zamanaşımı süresi içinde alacağın tahsili amacıyla mahkemeye başvurulması halinde, borcun mahkeme kararıyla ümitsiz alacak olarak kabul edilmesi durumunda, söz konusu alacak kanunla belirlenen usule göre silinebilir.
Örnek 2: “BB” Ltd. Şti., “AA” Ltd. Şti.’nin borçlusudur. “BB” Ltd. Şti.’nin “AA” Ltd. Şti.’ne olan borcu 500.000 manat tutarındadır. “AA” Ltd. Şti. alacağını zamanında talep etmemiş ve zamanaşımı süresi geçtiği için mahkemeye başvuramamıştır. Bu durumda “AA” Ltd. Şti.’nin KDV yükümlülüğü 90.000 manat olacaktır:
500.000 × %18 = 90.000 manat.
Bu tutar önceki yıllarda gelir olarak kaydedilmiş olsa da, 500.000 manat cari yıl giderlerinde ümitsiz alacak olarak kaydedilemez. Çünkü mahkeme kararı olmadan bu borç ümitsiz alacak olarak kabul edilmez. Bu nedenle kurumlar vergisi hesaplanırken söz konusu tutar gelirden indirilemez.
Örneklerden de görüldüğü üzere, her iki durumda da KDV devlet bütçesine ödenmelidir. Ümitsiz alacakların gider olarak kaydedilmesi ise mahkeme kararının varlığına bağlıdır.


