Vergi hesaplamalarında yapılan hatalar
Vergi hesaplamalarında yapılan hatalar

“Şirketler, mali ve vergi kayıtlarını muhasebecilere emanet ederler. Muhasebeciler de bu sorumluluk gerektiren işi hakkıyla yerine getirmek için tüm bilgi ve becerilerini ortaya koyarlar. Ancak bazen vergi hesaplamalarında belirli hatalar yapabilirler.”
İsmail Bagırov, vergi hesaplamalarında yapılan yanlışlıklardan bahsederken bunu söyledi. Ona göre, nakit esasına göre çalışan vergi mükelleflerinde gelir ve gider hesaplamasında bazı istisnalar bulunmaktadır. Vergi mükellefleri bu istisnaları bilmediklerinde hesaplamalarda hatalar ortaya çıkıyor:
“Genel olarak nakit esasına göre, para vergi mükellefinin banka hesabına geçtiğinde gelir, hesaptan çıktığında ise gider sayılır. Ancak kira gelirleri ve borç yükümlülükleriyle ilgili bu genel kurala aykırı durumlar vardır. Örneğin, A şirketi kullandığı ofisi Kasım 2024’te 10 aylığına kiralayıp toplam 20.000 manatı peşin ödemiştir. Kurala göre bu tutar aynı tarihte nakit esasına göre gider sayılır. Fakat bu kural kira gelirleri için uygulanmaz. Verdiğimiz örnekte aylık kira 2.000 manattır. 2024 yılı için yalnızca 4.000 manat (Kasım ve Aralık) gider sayılır; kalan 16.000 manat ise 2025 yılında gider olarak dikkate alınır. Yani muhasebeci yalnızca 2024’e ait olan kısmı o yıl gider yazabilir, 16.000 manatı ise 2025 yılında dikkate almalıdır.”
Muhasebecilerin en çok hata yaptığı konulardan biri de Vergi Kanunu’nun 166’ncı maddesidir. Birçok muhasebeci, para şirketin hesabına geçtiğinde vergi hesaplanması gerektiğini düşünmektedir. Ancak 166’ncı madde birçok hususa açıklık getirir: burada esas olan yalnızca para girişi değildir; mahsuplaşma ve bağışlama da vergiye tabi işlem sayılır.
“Vergi Kanunu’nun 166.1.2 maddesine göre, karşılıklı mahsuplaşma yapıldığında borcun ödendiği veya silindiği an, vergiye tabi işlemin zamanı sayılır. Örneğin, A vergi mükellefi B tarafına 100.000 manatlık mal vermiş, B ise A’ya 130.000 manatlık mal teslim etmiştir. Mahsuplaşma yapıldığında A yalnızca 30.000 manat ödeyecektir. Bu durumda A’nın hesabına para girmemektedir; ancak vergi yükümlülüğü doğmaktadır. Buna rağmen mahsuplaşma işlemi muhasebecilerin dikkatinden kaçmaktadır.”
İ. Bağırov, bu kimi halların KDV ödemelerinde yoxlamalar zamanı ortaya çıktığını və bu işlemler için də vergi hesaplanması gerektiğini bildirib:
“Vergi Kanunu’nun 166.1.2 maddesine göre, paranın hesaba geçmesi zorunlu değildir. Karşılıksız teslim de KDV’ye tabi işlem sayılır. Örneğin, bir şirket 2024 yılının Mart ayında çalışanına karşılıksız hediye verdiyse, KDV’ye tabi işlemin zamanı Mart ayıdır ve vergi o ayda ödenmelidir. Burada da banka hesabına para girmiyor. Bu nedenle vergi mükellefleri bunun için vergi ödemeleri gerekmediğini düşünür; fakat bu yanlış bir yaklaşımdır.”
O, bu kimi halların kameral değil, yerinde yapılan vergi denetimlerinde ortaya çıktığını əlavə etti və vergi mükellefinin alıcıya tanıdığı ödeme ertelemesini misal göstərdi:
“Bazen vergi mükellefleri ödeme için alıcıya ek süre tanırlar. Örneğin, Ocak ayında yapılan satış sözleşmesinde alınan malların Mayıs ayında ödenmesi belirtilmiştir. Mayıs ayında alıcı ödeyemeyeceğini bildirir ve ek süre ister. Vergi mükellefi ona Eylül ayına kadar süre verebilir. Fakat kanuna göre KDV Mayıs ayında hesaplanıp devlet bütçesine ödenmiş olmalıdır.”

“Şirketler, mali ve vergi kayıtlarını muhasebecilere emanet ederler. Muhasebeciler de bu sorumluluk gerektiren işi hakkıyla yerine getirmek için tüm bilgi ve becerilerini ortaya koyarlar. Ancak bazen vergi hesaplamalarında belirli hatalar yapabilirler.”
İsmail Bagırov, vergi hesaplamalarında yapılan yanlışlıklardan bahsederken bunu söyledi. Ona göre, nakit esasına göre çalışan vergi mükelleflerinde gelir ve gider hesaplamasında bazı istisnalar bulunmaktadır. Vergi mükellefleri bu istisnaları bilmediklerinde hesaplamalarda hatalar ortaya çıkıyor:
“Genel olarak nakit esasına göre, para vergi mükellefinin banka hesabına geçtiğinde gelir, hesaptan çıktığında ise gider sayılır. Ancak kira gelirleri ve borç yükümlülükleriyle ilgili bu genel kurala aykırı durumlar vardır. Örneğin, A şirketi kullandığı ofisi Kasım 2024’te 10 aylığına kiralayıp toplam 20.000 manatı peşin ödemiştir. Kurala göre bu tutar aynı tarihte nakit esasına göre gider sayılır. Fakat bu kural kira gelirleri için uygulanmaz. Verdiğimiz örnekte aylık kira 2.000 manattır. 2024 yılı için yalnızca 4.000 manat (Kasım ve Aralık) gider sayılır; kalan 16.000 manat ise 2025 yılında gider olarak dikkate alınır. Yani muhasebeci yalnızca 2024’e ait olan kısmı o yıl gider yazabilir, 16.000 manatı ise 2025 yılında dikkate almalıdır.”
Muhasebecilerin en çok hata yaptığı konulardan biri de Vergi Kanunu’nun 166’ncı maddesidir. Birçok muhasebeci, para şirketin hesabına geçtiğinde vergi hesaplanması gerektiğini düşünmektedir. Ancak 166’ncı madde birçok hususa açıklık getirir: burada esas olan yalnızca para girişi değildir; mahsuplaşma ve bağışlama da vergiye tabi işlem sayılır.
“Vergi Kanunu’nun 166.1.2 maddesine göre, karşılıklı mahsuplaşma yapıldığında borcun ödendiği veya silindiği an, vergiye tabi işlemin zamanı sayılır. Örneğin, A vergi mükellefi B tarafına 100.000 manatlık mal vermiş, B ise A’ya 130.000 manatlık mal teslim etmiştir. Mahsuplaşma yapıldığında A yalnızca 30.000 manat ödeyecektir. Bu durumda A’nın hesabına para girmemektedir; ancak vergi yükümlülüğü doğmaktadır. Buna rağmen mahsuplaşma işlemi muhasebecilerin dikkatinden kaçmaktadır.”
İ. Bağırov, bu kimi halların KDV ödemelerinde yoxlamalar zamanı ortaya çıktığını və bu işlemler için də vergi hesaplanması gerektiğini bildirib:
“Vergi Kanunu’nun 166.1.2 maddesine göre, paranın hesaba geçmesi zorunlu değildir. Karşılıksız teslim de KDV’ye tabi işlem sayılır. Örneğin, bir şirket 2024 yılının Mart ayında çalışanına karşılıksız hediye verdiyse, KDV’ye tabi işlemin zamanı Mart ayıdır ve vergi o ayda ödenmelidir. Burada da banka hesabına para girmiyor. Bu nedenle vergi mükellefleri bunun için vergi ödemeleri gerekmediğini düşünür; fakat bu yanlış bir yaklaşımdır.”
O, bu kimi halların kameral değil, yerinde yapılan vergi denetimlerinde ortaya çıktığını əlavə etti və vergi mükellefinin alıcıya tanıdığı ödeme ertelemesini misal göstərdi:
“Bazen vergi mükellefleri ödeme için alıcıya ek süre tanırlar. Örneğin, Ocak ayında yapılan satış sözleşmesinde alınan malların Mayıs ayında ödenmesi belirtilmiştir. Mayıs ayında alıcı ödeyemeyeceğini bildirir ve ek süre ister. Vergi mükellefi ona Eylül ayına kadar süre verebilir. Fakat kanuna göre KDV Mayıs ayında hesaplanıp devlet bütçesine ödenmiş olmalıdır.”


